SİBO ( Small intestinal bacterial overgrowth )

SİBO ( Small intestinal bacterial overgrowth )

Hastalıklara fonksiyonel düzeyde bakan hekimlerin özellikle son yıllardaki en önemli konularından biri

Peki nedir sibo ?

İnce bağırsaklar düzeyinde istenmeyen miktarda bakteri artışı olarak da çevirebiliriz. eğer kişide çok sık olan karın ağrısı , şişkinlik , kabızlık, ishal , reflü yakınmaları varsa bir de bunlara aşağıdakilerden bir ya da bir kaçı eşlik ediyorsa

-depresyon
-hashimato hipotiroidi
-sedef
-romatoid artirit
-ürtiker ya da kronik allerjik yakınmalar
-roza hastalığı
-fibromiyalji
-migren
-eklem ağrıları
-geniz akıntıları

işte o zaman tüm bunlar sibo ile ilişkili olabilir, ve malesef sibo nun tüm sistemi ilgilendirdiği için tek bir ilacı yoktur.

Sibo da bağırsak hareketleri bozulur, mide asiditesi olumsuz etkilenir, safra sorunları sıklıkla eşlik eder, vitamin – mineral emilim bozukluları vardır. ince bağısaklar bu kargaşa içinde birçok toksine maruz kalır.

Uzun süreli antibiyotik kullanımları , uzun süreli mide koruyucu olarak adlandırılan ilaç kullanımları ( proton pompa inhibitörleri ) , kortizon kullanımı , kemoterapi ilaçları , nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar ( bir grup ağrı kesici ) sibo oluşumunu kolaylaştırır.

Bağırsak bakterilerimizin çoğu aslında kalın bağırsağımızda yer almaktadır . bunlar yiyeceklerin parçalanması , vitaminlerin sentezlenmesi ve atıkların giderilmesine yardımcı olmak için bulunurlar. işte bu bakteriler olmaması gerektiği yerde yani ince bağırsakta bulunmaya ve çoğalmaya başlarlar ise buna ” sibo ” diyoruz ( iyi bir şeyin çok fazla bulunması her zaman iyi olmayabilir )

İnce bağırsaktaki bu bakteriler mideden geçen daha tam sindirilmemiş besinlerden beslenirler . özellikle şeker , nişasta ve alkolle beslenmeyi severler .bakteriler beslendikçe karbonhidratların yan ürünü olan hidrojen ortaya çıkar . hidrojen daha sonra archaea adı verilen ince bağırsaklarımızdaki tek hücreli organizmaları besleyebilir. bunların metabolizmasından da metan gazı oluşur.
yani sibo da barsaklarımızda istenmeyen bir şekilde metan gazı oluşumu görülür.
hidrojen gazı baskın sibo da daha çok ishal görülürken , metan gazının baskın olduğu sibo da daha çok kabızlık görülür. sibolu bir çok insan günün sonund kendini 6 aylık hamileymiş gibi belirgin şişkin hisseder.

Sibo ya sahip kişilerde 10 işaret :

1- gaz , şişkinlik ve ishal
2- karın ağrısı ve kramp
3- kabızlık
4-irritabl bağırsak sendromu ( ıbs ) veya inflamatuar bağırsak hastalığı ( ıbd )
5- gluten , kazein , laktoz, fruktoz ve özellikle histamin intoleransı gibi gıda intoleransları
6- fibromiyalji , kronik yorgunluk sendromu , diyabet, nöromüsküler bozukluklar ve otoimmun hastalıklar gibi kronik hastalıklar
7- a , b12, d, e vitaminlerini içeren vitamin ve mineral eksiklikleri
8- yağ malabsorbsiyonu ( soluk, hantal ve kötü kokulu dışkı )
9- a. rozase ve diğer deri döküntülü hastalıklar

Sibo da tanı ve tedavi :

Özel olarak dizayn edilmiş nefes testi ile hidrojen ve metan gazı düzeylerine bakılarak sibo tanısı konulabilir. ayrıca organik disbiyozis testi ile idrar testi yapılabilir. burada ince bağırsaktaki maya ve bakterilerin aşırı çoğalmasında idrara çıkan yan ürünlere bakılır.

Tedavide 3 aşama vardır

1- Aşırı büyümüş bakterilerin ana besin kaynaklarını kesmek : şeker , alkol , karbonhidratlar dahil olmak üzere ince bağırsaklardaki bakterileri besleyen yiyeceklerin acilen günlük tüketimden çıkarılması gerekir. ekmek , kurabiye , kek , börek vs gibi tüm günlük hayatta sık tüketilen bu grub gıdaları kapsar. ayrıca bakliyatlar ve tam tahıllarda bu gruptadır. tedavi diyeti sırasında az nişastalı sebzeler, yeşil yapraklı sebze ve salatalar , yağsız proteinler ve sağlıklı yağlar tüketmek gerekir.

2- Bakteri türüne özel antibiyotiklerin kullanımı : xifaxan ve neomyacin gibi antibiyotikler kullanılabilir. bu ilaçlar iyi bakterilere en az zarar veren patojenik bakterileri öldürmek için son derece etkin olabilen ilaçlardır.

3- Düzeni bozulmuş bağırsaklara iyi huylu bakterileri yeniden yüklemek : bu anlamda en iyi probiyotikler toprak bazlı olanlardır. lactobacillus ve bifidobacterium türlerini içeren probiyotikler ilk tercih edilen grup olmamalıdır.