Belki hiç aklınıza gelmeyecek bir organınız “Ağrınızın” gizli sebebi olabilir!

Belki hiç aklınıza gelmeyecek bir organınız “Ağrınızın” gizli sebebi olabilir!

Olayın kökeni, çok ilgisiz görünen, tamamen başka bir yerdedir ama ağrı, dikkatimizi tek bir alana çekerek gerçek nedenin üzerini kapatıp, gizleyebilir

Diyelim ki Şeker hastalığınız ( DM ) veya “otoimmün” bozukluk dediğimiz bir sorununuz var  veya kas- eklem ağrılarınız var.

(“otoimmünite”: Bağışıklık sistemimizin “aklının karışması”yla kendi doğal dokularımıza karşı “radarlarını devreye sokup düşman yapılar olarak görmesi ve normal dokularımıza karşı saldırmasıdır. Bu çok yaygın bir hastalık nedenidir.( Hashimato, Romatoid Artrit,  Crohn, Ülseratif kolit  hastalıkları  böyle oluşur )

Bu hastalıkların KÖK’ü, vücudumuzun ilk anda hiç akla gelmeyecek bir organında yer alır: İNCE ve KALIN BAĞIRSAKLAR !

Yukarıda saydığımız hastalıklarda (ve daha pek çok başka tıbbi sorunda), hastaların sadece 3 HAFTALIK bir BAĞIRSAK İYİLEŞTİRME diyeti uygulamasıyla bile sağlıkları olumlu yönde değişebilir.

Bunu anlayabilmek için önce  vucudumuzun işleyişini kavramalıyız.

Ağrıyı yaratan KÖK nedeni bulup üzerine gitmektense, kişiler sadece ağrıyı dindirmeye odaklanıp ağrı kesici ilaç kullanıyor diyelim ( ağrı kesiciler, eczaneden reçetesiz bile alınabilen, çok sık olarak   kullanılan toplum gözünde basit ilaçlar olarak algılanır.  tıpta bunlara “steroid içermeyen iltihap karşıtları” adı verilir. NSAI olarak grup isimleri bile vardır.  Bu ilaçlar , kortizon içermeyen ağrı kesicilerdir ) 

asetilsalisilik asit (Aspirin®), indometazin , İbuprofen, diklofenak ,  Oxaprozin, piroksikam ,  Selekoksib, Naproksen bu ilaçlardan  bazılarına kimyasal isimleri ile örnektir. Piyasa- ticari isimleri farklı geçmektedir.

Ağrınızın nedenini araştırmak yerine, ağrı kesici aldığınızı varsayalım,  Ağrı kesici alındığında vücud içinde neler olur ;

Aldığınız ilaç, bedenimizde birçok işe yarayan çok önemli bir enzimin (COX) fonksiyonunu bozar, işe yaramaz hale getirir. Bu aslında tercih edilen bir durum değildir. Çünkü bu enzimin bir türü olan (COX1) sağlığımız için vazgeçilmez işler yapar ve bu enzimin “susturulması” uzun vadede başımıza işler açabilir.

COX1 enziminin en önemli görevi, sindirim sisteminin mukozasını (organların iç yüzeyini döşeyen ve besinlerin emilerek kana karışmasını sağlayan ince astar) korumaktır. Bunun  dışında birçok görevi daha  vardır. Böbreklerde yaşam için çok önemli  olan kan akımını düzenlemek, kanın akışkanlığını düzenleyen trombosit hücrelerinin düzgün çalışmasını sağlamak, bedenin allerjik maddelere karşı verdiği tepkinin işe yaramasını gözetmek gibi.

Sindirim sistemi, gereksiz herşeyi dışarıda tutar ve sadece gerekli  besinlerin kana karışmasını sağlar. Bağırsakların iç astarı (mukoza) çok seçici bir yapıdadır, yani her önüne gelen maddeyi geçirerek kana karıştırmaz.

Romatizmal ağrıların bağırsak  sağlığı – özellikle de bağırsak astarı ile doğrudan bağlantısı vardır.

“Mukoza” yaşamsal  önemde bir sınırdır ama çok şaşırtıcı olarak bu kritik katman inceciktir, sadece “tek bir hücre katından” oluşur. Bu hücreler yan yana ve sıkıca yapışarak, gereksiz veya tehlikeli olan hiçbir maddenin emilerek kana karışmasına izin vermez.

Ancak “inflamasyon” (bağışıklık sistemimizin dış tehditlere karşı savunma hücreleriyle verdiği tepki ) varsa, bağırsağınız hastalanır. Bu durumda, mukozada mikropların, toksinlerin ve ne kadar gereksiz, zararlı madde varsa, hepsinin geçebileceği açıklıklar oluşur. İşin daha da kötüsü, bu gereksiz ve tehlikeli şeyleri geçirerek kana karıştıran mukoza, yedikleriniz içinden yararlı besin maddelerini seçerek alamaz hale gelir !

İşte bu duruma “Sızıntılı Bağırsak Sendromu” (Leaky Gut) adı verilir.

Sızıntılı bağırsak ile ağrınız arasında nasıl bir bağlantı vardır ? 

Bağırsak içeriği kontrolsüz olarak kan dolaşımına katıldığında “yabancı bir istilacı” olarak kabul edilir ve bağışıklık sistemi buna karşı bir “savaşçı molekül” (antikor) oluşturur. Antikorlar bu “yabancı istilacı”ya aynı güreşçilerin rakiplerine yaptıkları gibi bağlanarak onu zararsız hale getirirler. Antikorun sarıp sarmalayarak etkisiz hale getirdiği yabancı istilacı artık koskocaman bir molekül halindedir ve “immün kompleks” adını alır. Kronik sızıntılı bağırsak hastalığında immün komplekslerden aşırı miktarda üretilir ve bunlar kaslarda, eklemlerde, iç organlarda birikirler. İŞTE  ANA TEHLİKE BUDUR.

Çünkü biliriz ki, bu immün kompleksler her zaman inflamasyonu tetiklerler.

İnflamasyon demek, herşeyden önce AĞRI demektir !

 “Sızıntılı bağırsak” bulguları nelerdir ?

-Sindirim sorunları (kronik ishal, şişkinlik, gaz, kabızlık, “irritable” bağırsak).

-Mevsimsel alerji veya astım (bağırsak ile birlikte akciğerlerde de inflamasyon olabilir).

-Çölyak hastalığı, sedef hastalığı, romatizmal otoimmün hastalıklar

otoimmün bir hastalığın gelişmesi için üç faktör gereklidir. 

1. Genetik yatkınlık, 

2. Tetikleyici bir unsur, 

3. Sızdıran bir bağırsak. Kötü beslenme, sızan bağırsağı başlatmak için yeterli bir tetikleyicidir – bu durum daha sonra kromozomlarımızdaki  otoimmüniteyi tetikleyen bir gen’i aktive edebilir).

Kronik eklem-kas ağrısı ve “kronik yorgunluk” (basit ağrı kesiciler, kas-eklem ağrıları ve yaralanmalarında en sık kullanılan ilaçlardır. Öte yandan, pek çok bilimsel çalışmada bu ilaçların kas-iskelet sistemi yaralanmalarının iyileşme sürecindeki etkinlikleri sorgulanmış ve ciddi potansiyel yan etkileri olduğu gösterilmiştir)

Araştırmacılar, “kronik yorgunluğun”, “sızdıran bağırsak” diyetiyle düzeldiğini kanıtlamış durumdalar.

Depresyon, kaygı bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunları (bağırsaktaki inflamasyon, bu sorunlara yol açan bazı kimyasalları – “pro-inflamatuar sitokinler” – tetikler).

Akne rozase, egzema (cilt hastalıkları ve döküntüler, vücudun bağırsaktan geçerek kana karışan toksinlerden arınmaya çalıştığının bir başka göstergesidir).

Besin alerjisi ve intoleransı (bir besini tolere edemediğinizi, baş ve karın ağrıları, cilt reaksiyonları ve yorgunluk gelişimiyle hissedebilirsiniz)

Merkezi sinir sistemi (MSS) sorunları (gittikçe daha çok sayıdaki çalışma, bağırsak geçirgenliği ve MSS işlevlerindeki bozulma arasındaki bağlantıları ortaya koymuştur)

Sonuç olarak : 

Sızdıran bağırsağı iyileştirerek, inflamasyonu besleyen yangın söndürülebilir ve birçok AĞRININ  hızla azaldığını görülebilir.